15 Şubat 2023
DEPREMİN ÇEVRESEL ETKİLERİ
Dokuz Eylül Üniversitesi Çevre Araştırma ve Uygulama Merkezi olarak Çevre Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi ve öğrencisi (Prof. Dr.Ayşegül PALA ve Rukiye GÖKŞEN) tarafından hazırlanmıştır
Bu yazının deprem bölgelerinde bulunan STK’lara, yerel yönetimlere, kurum ve kuruluşlara ulaştırılması alınacak önlemler hususunda çalışmalar yapılması için önemlidir.
Bölüm 1: Asbest ve Toz
Kristalize bir grup mineral olan asbest; altı doğal oluşumlu lifli mineralden sıcaklık, yüksek basınç ve kimyasal etkilere maruz kalarak oluşmuştur. Asbestin elastik bir yapısı vardır. Isı, sürtünme, paslanma, aşınma ve baskıya dayanıklıdır. Çimento vb. malzemelerle karışım özelliğine sahiptir. Soluduğumuz havada yaklaşık olarak 50-100 lif/m3bulunmaktadır.
Asbestli Malzeme İçeren Yapı Elemanlarında Yıkım
“Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği” incelenmiştir. Yönetmelik Madde 4’te asbest; tehlikeli inşaat ve yıkıntı atıkları olarak geçmektedir.
Çalışanların asbest tozuna maruziyetlerinin önlenmesi ve bu maruziyetten doğacak sağlık risklerinden korunması amacıyla 25/1/2013 tarihli ve 28539 Sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Asbestle Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik hükümlerine uyulur.
Alınacak Önlemler
Islak çalışma koşulları toza maruziyeti engellemek için başvurulabilecek bir başka yol olabilir. Asbest ihtiva eden malzemelerin ıslatılması durumunda meydana gelecek toz yayılımı en aza indirgenecektir.
Oluşacak toz emisyonlarının asgariye indirilmesi amacı ile yıkım yapılacak binaların dış cephesi yırtılmaz ve tutucu özelliğe sahip file ve benzeri malzeme ile koruma altına alınır.
Asbestli Atıkların Bertarafı
İnsan sağlığına ve çevreye zarar verecek şekilde doğrudan veya dolaylı biçimde alıcı ortama verilmesinin önlenmesi önemlidir. Asbestli atıkların tehlikeli atık sınıfına girdiği unutulmamalıdır.
Görev, Yetki ve Sorumluluklar, Taşıma ile İlgili Hükümler, Atıkların Geri Kazanımı ve Bertarafına İlişkin Hükümler, Ara Depolama ve Arıtım Tesisleri ile İlgili Hükümler, Geri Kazanım ve Bertaraf Tesislerine Çevre Lisansı Alınması ile İlgili Hükümler, Düzenli Depolama Tesisleri İnşaatı ve İşletilmesi ve diğer hükümlerin tamamı asbest ihtiva eden atıkların bertarafında geçerlidir.
Asbest Maruziyeti ve Oluşan Sağlık Sorunları
Asbest insan vücuduna soluma, beslenme ve deri teması gibi farklı yollarla ulaşmaktadır. Maruziyetin en etkili yolu solumadır.
Asbest, akciğer kanseri ve akciğer zarı bozuklukları gibi ciddi pek çok rahatsızlığa sebep olmaktadır. Asbestin temas noktaları çevresel temas ve mesleki maruziyettir.
Asbeste maruz kalmasını engellemek için, deprem bölgesinde işçilerin gerekli ekipmanları temin edilmeli. Yönetmeliklere uygun şekilde çalışmaları sağlanmalıdır.
Bu önlemler ve yapılacak rehabilitasyon çalışmalarıyla birlikte asbestin zararlı etkilerini en aza indirmek mümkün olabilecektir.
KAYNAKLAR
Akboğa Ö, Gürcanlı G. E, Baradan S. “Kentsel dönüşüm sürecinde asbest maruziyeti ve korunma yöntemleri”. Pamukkale Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Dergisi, 23(6), 694-706, 2017.
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/402604
Kaya B. ve Ark. “Asbest Maruziyeti ve Etkileri”. Türk Bilimsel Derlemeler Dergisi, 10 (1): 01-05, 2017. ISSN 2146-0132. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/428653
Resmî Gazete, Sayı: 28539. 2013. Asbestle Çalışmalarda Sağlık Ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik.
Bölüm 2 : Enkaz Taşıma
Ülkemizde yaşanan Maraş merkezli deprem afeti sonucunda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından 14.02.2023 tarihinde yapılan açıklamaya göre etkilenen 10 ilde yıkılan ve hasar sebebiyle yıkılacak 41 bin 791 binanın tahminen 1 milyar metreküplük enkaz meydana getireceği düşünülmektedir. Sonuç olarak yapısal atık miktarının azaltılmasının özendirilmesi, çevre dostu teknolojilere destek verilmesi, yerel yönetimlerin yeterli yapısal atık yönetimi uygulaması yapılması gerektiği tespit edilmiştir
Yönetmelikler doğrultusunda inşaat/yıkıntı atıkları için neler yapılmalıdır ?
Enkazlarda yapılan arama kurtarma çalışmaları ve uzman bilirkişi heyetiyle keşif, fotoğraf ve video kayıtlarının alınması, demir-beton kalitesiyle ilgili numunelerin alınması bittikten sonra tahmin edilen 1 milyar metreküplük yıkıntı atığı için;
Sağlıklı şekilde enkazların kaldırılması için ilk adım enkazların olduğu yerde ayrıştırılmasıdır. Enkazlardaki geri dönüştürülebilir nitelikli atıklar çöple karıştığında temizlik işlemlerinde sorun oluştuğu gibi bu malzemelerden üretilen ikincil malzemeler daha düşük nitelikli olur. Ayrıca geri dönüştürülerek yeniden kullanmak atık miktarını büyük ölçüde azaltır ve ekonomik açıdan önemli bir katma değeri sağlar.
Enkazlarda bulunabilecek geri dönüştürülebilir nitelikli malzemeler:
Deprem veya imar nedeniyle yıkılan binaların neden olduğu atık betonların geri kazanımı üzerine bir araştırma yapılıp, atık betonların agrega olarak kullanılabilirliği test edilmiştir.
Bu araştırmada agrega olarak; Isparta ilindeki kum-çakıl ocaklarından çıkarılan doğal agrega, Gölçük’te yaşanan depremin meydana getirdiği beton atıkları ve Isparta ilinde imar nedeniyle yıkılan binalardan alınan atık betonlar kullanılmıştır. Araştırma sonucunda deprem veya imar nedeniyle yıkılan binaların beton atıkları, taşıyıcı olmayan betonlarda, koşu yolu betonlarında, stabilize yol dolgularında agrega olarak kullanılabilirliğe uygun olduğu saptanmıştır (Savaş, 2002).
Aynı şekilde günümüzde yaşanan Maraş merkezli deprem nedeniyle oluşan beton atıklarının yıkım alanlarından toplanarak kırma makinelerinde işlemden geçirilip ufak parçalar haline getirilerek agrega olarak, beton içeriğinde katkı maddesi yoksa yeni beton için kuru harç olarak kullanılması ekonomik fayda, çevreye duyarlı bir yaklaşım, beton atık miktarının azaltılmasını ve geri dönüşüm sağlayacaktır.
Enkazlarda özellikle demir filizleri kalacaktır. Bunların geri dönüşüm ile tekrar işlenerek demir haline getirilebilir.
18.03.2004 tarihinde 25406 sayı ile Resmi Gazete’de yayınlanan ‘Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği ‘ 44. Madde’ de bahsedildiği gibi doğal afetler sonucunda oluşan yıkıntı atıklarının yönetiminden, mahallin en büyük mülki amirinin başkanlığında oluşturulacak Kriz Merkezi sorumludur.
Mahallin en büyük mülki amirinin başkanlığında ilgili kurum/kuruşların katılımı ile Kriz Merkezi komisyonu oluşturulmalıdır. Atığın toplanması ve taşınması , ekonomik yönü , geri kazanılması ve ayrıca atık içerisinde yer alabilecek çevre ve insan sağlığına zararlı maddelerin (asbest, boya, florasan, civa, asit ve benzeri tehlikeli atıklar) su ortamına, toprağa sızmasını-karışmasını engelleyecek şekilde en doğru yöntem ve alanda düzenli depolanması için belediyeler ve belediyelerce yetkilendirilmiş kişi veya kuruluşlar tarafından bir atık planı oluşturulmalı ve yürütülmelidir.
Mevcut yıkıntı atıklarının , ‘Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği ‘ 13. Madde’ de vadi tabanlarına , doğal sulak alanlara, tarım alanlarına veya herhangi bir yere dökülmesi ve dolgu yapılması yasaklamıştır.Dökülmesi halinde uzun vadede , kimyasalların yeraltı suyuna karışması ile temiz su kaynaklarının kirlenmesi ,arıtma yükü ve masrafının artması, sulak alanlardaki ekosistemin bozularak biyolojik çeşitliliğin zarar görmesi, tarım alanlarında yetişecek ürünlerin tüketilmesi ile başta kanser olmak üzere hastalıklar , besin zincirinin bozulması gibi zararı büyük etkiler oluşturur.
Enkazın çok büyük miktarda olması sebebiyle tek bir alanda depolama yapmak yeterli olmayacaktır. Bu yüzden depremden etkilenen 10 ilde 2-3 atık depolama sahası oluşturulmalıdır. Yanı sıra şehirde halihazırda bulunan atık depolama sahası kapasitesi ve sayısı arttırılmalıdr . Binaların deprem sebebiyle yıkılması yüzünden mevcut atığı sadece hafriyat olarak tanımlamak mümkün değildir. İçerisinde ayrıştırılmasına rağmen elektronik atık, plastik, cam, evsel ve organik atık da içerecektir. Organik atıkların zamanla çürümesi ve sızıntı suyu oluşturması ihtimaline karşılık depolama alanlarının zeminleri geçirimsiz olmalıdır. Geçirimsizliği sağlamak için kil veya geomembran gibi malzemeler kullanılabilir. Yerel idareler katı atık toplama sahalarının ve kanunun uygulamasının denetimi işini ivedilikle yerine getirmelidir.
Depolama sahaları şehirden uzak, ulaşımı kolay alanlar olmalıdır. Kahramanmaraş ili için, Maraş merkez ve Pazarcık ilçesi arasındaki alanda depolama alanı sağlanabilir.
Hafriyat Toprağı ile İnşaat/Yıkıntı Atıklarının Taşınması Sırasında Alınacak Önlemler
‘Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği ‘ 25. Madde’de belirtildiği gibi taşıma sırasında oluşabilecek çevresel kirlenmeyi önlemek amacıyla araçların üzerleri uygun malzemeyle kapatılır. Araçlara kapasitenin üzerinde yükleme yapılmaz ve araçlar tekerleklerinde olabilecek çamur ve benzeri kirlilik temizlendikten sonra trafiğe çıkartılır.
İnşaat/Yıkıntı Atıklarının Toplanması ve Taşınması Ne Kadar Sürebilir?
Yaklaşık 1 milyar metreküp olarak tahmin edilen yıkıntı atığının, 18 metreküplük damperli kamyon ile depolama sahasına götürülmesi planlanırsa yaklaşık 56 milyon defa sefer gerçekleştirmesi gerekecektir. Bilinmeyen arıza vb. durumlar nedeniyle sefer sayısının %30 artması düşünülürse 73 milyon sefer gerçekleşmesi gerektiği söylenebilir. Günlük 8 saat çalışma saati ve depolama sahasının yerleşimlerden 30 km uzaklıkta olduğu, gidiş geliş süresinin ortalama 40 dk olması , bir günde 10 sefer gerçekleştirmesi ve bir yılda 300 iş günü olduğu kabulü ile yıkıntı atıklarının toplanması ve taşınması çok uzun süreleri gerektirir. Bu sebeple bölgede çok sayıda damperli kamyona ihtiyaç vardır.
Sonuç olarak, 1 günde 10 sefer gerçekleştirilmesi ve bir yılda 300 iş günü olduğu kabulü ile 18 metreküplük bir kamyon 1 yılda 54000 metreküplük atığı taşıyacaktır. Bu hesaba göre 1 milyar metreküplük atığı 1 yılda taşımak için deprem bölgesinde yaklaşık 20000 adet 18 metreküplük damperli kamyona ihtiyaç olacaktır .
(18 m3lük damperli kamyon ile taşıma yapılması kabul edilmiştir.)
2000 adet kamyon ile çalışılırsa |
Yaklaşık 10 yıl |
5000 adet kamyon ile çalışılırsa |
Yaklaşık 4 yıl |
7000 adet kamyon ile çalışılırsa |
Yaklaşık 3 yıl |
KAYNAKLAR
Savaş, Ö., Atık Betonların Geri Kazanımı, Süleyman Demirel Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi, 2002.
Öztürk, M., Hatay Bölgesinde İnşaat Sektöründe Katı Atık Yönetimi, Mustafa Kemal Atatürk Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi,2011
Hafriyat Toprağı, İnşaat ve Yıkıntı Atıklarının Kontrolü Yönetmeliği (2004), T.C. Resmi Gazete, 25406, 18 Mart 2004
https://www.hkmo.org.tr, 14. Şubat. 2023 tarihinde erişildi
https://www.maden.org.tr, 15.Şubat.2023 tarihinde erişildi.
https://csb.gov.tr, 16.Şubat.2023 tarihinde erişildi.
Bölüm 3 : Deprem Sonrası Su Yönetimi
06.02.2023 tarihinde ülkemizde yaşanan Pazarcık/Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 9 saat sonra gerçekleşen 7.6 büyüklüğündeki deprem afeti sonucunda, merkez üssü çevresindeki 10 ilimiz etkilenmiş ve son AFAD verilerine göre 41 bin 156 can kaybı olduğu belirtilmiştir. Kahramanmaraş , Hatay , Adıyaman ve Gaziantep illerimiz ağır derecede hasar almıştır. TÜİK 2022 verilerine göre 85 milyon 279 bin 553 kişi kabul edilen nüfusumuz Depremden etkilenen 10 ilin nüfusu ile bu oran kıyaslandığında her 6 kişiden biri deprem bölgesinde ikamet ettiği sonucuna varılmıştır. Yıkıcılığı ve etki alanı yüksek olan bir deprem sonucunda acil su temini vesanitasyon hizmetlerindeki aksamaların, salgın hastalıkları artmasına ve ilave can kayıplarına neden olduğu bilinmektedir. Gelişmiş ülkelerde, acil afet planlarında kanalizasyon ve temiz su hatları gibi,kentsel altyapı tesislerinin büyük zarar görmesine karşı yerel çözümler üretilmekte ve afet sonrası su teminin sağlanması için yönetim planları oluşturmaktadır. Bu yazıda ülkemizde gerçekleşen deprem sebebiyle oluşan olası bölgesel su temin ve kanalizasyon sistem hasarlarının olası etkilerine ve hasar sonrası acil su yönetimi planları incelenmiştir.
Depremin Kanalizasyon ve İçme Suyu Sistemlerine Etkisi
Depremde su ve kanalizasyon altyapı tesisleri de büyük hasar görmektedir. Bu durum gerek deprem anından hemen sonra gerekse deprem sonrasi acil yardım döneminde gerekli müdahalelerin hızla yapılabilmesi için dikkate alınması gereken konulardan biridir. (Kınacı 2000)
Su şebekesi, iletim boru hatları, depo ve pompalama istasyonlarından oluşmaktadır. Bu birimler deprem sırasında su hatlarında meydana gelen ciddi kesintilere sebep olabilecek zayıflıktadır. İçmesuyu, deprem esnasında deprem sonrası yangınları söndürmek, su ihtiyacını gidermek ve temizlik için hayati önem taşır. Geçmiş depremlerde edinilen tecrübeler, içme suyu şebekesinin yer sarsıntısından, sıvılaşmadan,toprak kaymasından ve faylanmadan dolayı ağır hasar görme ihtimalinin çok fazla olduğunu göstermiştir. Boruların davranışı tamamen gömülü oldukları veya mesnetlendikleri zeminin hasarına bağlıdır. Hasar çok nadiren atalet kuvvetlerinden kaynaklanır.
6 Şubat depreminde ağır hasar alan merkezlerden biri olan Hatay ilimizin AFAD tarafından yayınlanan 2022 tarihli İl Afet Riski Azaltma Planında Antalya – Kahramanmaraş grabeni arasında kalan alanın olası depremde yüksek zemin büyütmesi , sıvılaşma ve oturma riski olduğunu göstermiştir. Yerleşim bölgelerinin büyük bir kısmı En Zayıf Ve Zayıf zemin olarak sınıflandırılmıştır. Kahramanmaraş ili Afet Risk Azaltma Planında Pazarcık bölgesinin sıvılaşmaya uygun zemini olduğu belirtilmiştir.
Deprem sonrası Kanalizasyon ve İçme Suyu Temin sistemlerinde zayıf zemin özelliklerine sahip bölgelerde yeraltı borularında hasar oluştuğu gözlemlenmektedir.
Merkez üssü olan Kahramanmaraş için Kayseri Su Kanalizasyon idaresi ve Hatay için Antalya Su Kanalizasyon İdaresi görevlendirilmiş, güncel olarak altyapı çalışmaları , boru hasar giderimleri , akustik yer mikrofonu ile sızıntı tespitleri , Kombine araçları ile baca temizleme işlemleri gerçekleştirilmektedir.
Depremde hasar gören ve su temininde sıkıntılar yaşanan şehirlere su depoları temin edilmesi ve oluşturulan konteyner kentlere altyapı sistemlerinin faaliyete geçirilmesi büyük önem arz etmektedir
Su Yönetim Planı
Gerekli Su Miktarının Belirlenmesi
Bir acil durum ile müdahale planı tasarlarken, ihtiyaçlarla ilgili hem genel hem de yönetmeliklere dayanan hedefleri belirlemek önemlidir.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından kişi başı günlük 7 litredir. Bununla birlikte, çoğu durumda su ihtiyacı çok daha yüksektir.
Buna göre:
■ Genel nüfus için: kişi başı günlük 15-20 litre;
■ Suyla taşınan kanalizasyon sistemlerinin işletilmesi için: kişi başı günlük 20-40 litre; Su tasarrufu için vakum kanalizasyon sistemi önerilir.
■ Aşevleri yemek dağıtım merkezlerinde: günde kişi başına 20-30 litre;
■ Hastanelerde ve ilk yardım merkezlerinde: kişi başı günlük 40-60 litre;
■ Camilerde: kişi başına 5 litre;
■ Tahliye edilmiş insanlara ve mültecilere eşlik eden hayvanlar için: inek veya deve başına günde 30 litre, keçi veya diğer küçük hayvanlar başına günde 15 litredir.
Sağlık kurumları ve hastanelerin yeterli hizmeti sağlayabiliyor oluşu hayati önem taşımaktadır.
Acil Durumlar için Su Kaynakları
Acil durumlara için planlanabilecek dört temel
su kaynağı öne çıkmaktadır. Bunlar:
■ Paketlenmiş su üreticileri ve satıcıları,
■ Hali hazırda kullanılmakta olan su dağıtımşebekesinde yer alan depolar,
■ Doğal su kaynakları ve çeşmeler,
■ Yağmur suyu toplama sistemleri
Paketlenmiş Sular
Paketlenmiş sular acil durumlarda kullanılması en güvenli su kaynaklarıdır. Günlük 2 litre kullanım baz alınmaktadır. Afet Sonrası İlk 3 gün olan kritik süreçte kullanılması yaygındır.
Su Depoları
Hali hazırda kullanılmakta olan su dağıtım şebekesinde yer alan depolar Özelllikle gömme depolar deprem, yangın, hortum, kasırga ve sel gibi durumlara karşı oldukça dayanıklı yapılardır. Tüm şebeke sistemine hizmet vermeye yeterli kapasiteleri bulunmasa da bölgesel olarak hizmet verebilmektedir.
Doğal Su Kaynakları ve Çeşmeler
Gerek durgun gerek akış halindeki yüzeysel su kaynakları, gerekli içme suyu kalite parametrelerini sağlayabilmesi için arıtma işlemine tabi tutulması gerekmektedir.
Arıtma işlemi ekonomik ve fiziksel imkânların yetersiz olduğu durumlarda son tercih edilecek yöntemdir. Bu durumda Yüzeysel Su Kaynakları acil hallerde tercih edilmesi olası bir kaynak değildir.
Yeraltı Suyu ve Yağmur Suyu Toplama Sistemleri
Yağmur suyunun kalitesi ve kullanıma uygunluğunun belirlenmesi açısından hava kirletici etkenleri önemlidir. Yağmur suyunun pH’nın içme suyu kalitesine getirilmesi gerekmektedir. Şehirleşmenin yoğun ve hava kalitesinin düşük olduğu bölgelerde yağmur suyunun doğrudan kullanılması mümkün değildir.
Yer altı suyu düzgün korunmuş ise arıtma gerektirmemektedir. Sığ ve derin kuyular için ise Düzgün konumlandırılmış, inşa edilmiş ve bakım şartları sağlandıysa arıtıma gerek bulunmamaktadır. Nisan 2004’e kadar, Japonya genelinde 116 hastanede,acil su temini için derin yeraltısuyunun çekilip ileri arıtma tesisleri ile arıtılacak ve jeneratör ile beslenecek sistemler kurulmuştur (Sugimoto 2004
Dikkat edilmesi gereken ayrı bir husus Deprem sonrası jeotermal sular yeraltı sularına karışabilmekte ve su sıcaklığında artış gerçekmektedir. Jeotermal sular aynı zamanda yüksek metal içeriğine sahiptir ve içme suyu olarak kullanılması uygun değildir.
KAYNAKÇA